Bir Telefonluk İşler(!)

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    11 Ara 2017 12:01
    Elinde telefonuyla iş bitiriyor havası veren tiplere gülmekten kendimi alamam. Onlar da etrafı umursamaz görünüp, bu tür jestlerle ne kadar önemli olduklarını, bütün grift meseleleri bir telefon ile hallettikleri izlenimi vermeye bayılırlar. Bu tipleri bir de kulaklıklarını takmış konuşurken görün! Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını idare ediyor zannedersiniz!

    Elbetteki bazı işler “ahbab-çavuş” ilişkileriyle halledilir. Hele bizim gibi parti aidiyetini mukaddes bey’ate çeviren toplumlarda, telefon ile halledilebilen iş listesi epey uzundur. Bir şekilde parti merkezi ile işlerini halledebilen parti il ve ilçe, teşkilat başkanları, mülki amirlerin pabucunu dama atacak kadar kudretlidir. İktidarın atadığı il başkanlarının mülki amirlere nasıl horozlandığını, racon kestiğini gazelerden hep birlikte okumuyor muyuz? Vali ve kaymakamların bu şartlar altında bütün yapabilecekleri 9-5 mesaisi ile ya bir sonraki tayin yerlerini ya da emekliliklerini beklemekten ibaret.

    Saray’ın davetine icabet edip selfie çektiren muhtarların dar da olsa kendi muhitlerinde en az Yalova Kaymakamı kadar itibar gördüğü muhakkak. Mutad toplantılarda muhtarlar heyetine ne anlatılıyor bilmiyoruz ama, hepsinin hallerinden memnun olduklarını söyleyebiliriz. Mahalle muhtarından Nüfus Kaydı almak için bekleyen vatandaşın homurtusunu,  Birinci Aza’nın “Muhtarımız şu an, bir sonraki toplantının detayları için Saray’la görüşüyor. Bekleyeceksiniz kardeşim! Muhtarınız sizin için çalışıyor!” tatlı serzenişiyle savmaya hakkı yok mu?

    Zarrab Davası’nın Türkiye dokunan uçları ve şifreleri çözülmeye başlayınca, Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibinin davayı boşa çıkarma gayretleri gerçekten ilginçti. En son Cumhurbaşkanı “Konuyu Trump ile görüşürüm!” diyerek, ABD siyaseti içinde ne derece sözüne itibar edildiğini ima etmiş oldu. Mahalle kahvesini dolduran partizanların “Adamımız bir telefon ile Beyaz Saray’a bağlanıyor, daha ne yapsın?” keyiflerine dokunmayalım.

    İranlı-Türk İşadamı ile iş tutup, emeklerinin karşılığını alanlar, kara kara düşünürken, Cumhurbaşkanı’nın meseleye dahil olması biraz da olsa Saray eşrafını rahatlamış olmalı. “Telefon ile görüşürüm!” denildi ya artık meseleyi çözülmüş (!) sayabilirsiniz. Elinde telefon ile medyaya servis edilen görüntüler arşiv mahsülü mü yoksa gerçekten Trump ile bir görüşme yapıldı mı, onu test etme şansımız yok. Ancak şu ana kadar Zarrab Davası’nın işleyişinde bir aksama yaşanmadı. 

    Son üç-dört senedir, Türkiye ile ABD ilişkileri bir telefon ile çözülebilecek basitlikte, harc-ı alem işler değil. Obama döneminde bile Türk Yetkililerin bırakın telefon ile bağlantı kurmayı, resmi ziyaretler için bile randevu alamadıklarını gazetelerden okumuştuk. Hatta “Küçük Enişte” lakaplı eski, akademisyen başbakan, ABD gitmişti de, Beyaz Saray’dan “Haberimiz yok!” açıklaması bile yapılmıştı. Türkiye ne siyasi yüzler ne de iktidar açısından bir değişiklik  yaşamadı. Dolayısıyla, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için makul bir sebeb görünmüyor. 

    Diğer taraftan Türkiyedeki Siyasi yüzlerin, Beyaz Saray’ı, ABD yargı sistemini ve hukuk adamlarını hedef alan düşük seviyeli hakaretleri dur durak bilmiyor. Zarrab Davası ile ilgili herkesi tutuklama, haklarında Kırmızı Bülten çıkarma gibi gülünç manevraların sadece iş yapıyor görünme takıntısı haricinde bir faydası yok. 

    Mahkeme, Kara Para ile ilgili eline geçen delilleri duruşmada kullandıktan sonra dünya kamuoyu ile de paylaşmayı ihmal etmiyor. Ortaya çıkan manzarayı hukuk çerçevesinde konuşma yerine kahvehane ağzı ile ötelemek, yok saymak ya da savuşturmaya çalışmak, bakalım ne netice verecek?

    Mevcut iktidar, daha once Türkiye ile alakalı meselelerde davul-zurna eşliğinde ya da Mehter Takımı refakatinde ABD’ye izleme heyeti falan gönderirdi. Zarrab Davası’na şimdilik bir heyetin gönderildiğinden bahsedilmedi. Anlaşılan herkes tedirgin. Saray ne yapsın? Gönderdiğin heyetin içinde Zarrab ile flört etmiş siyasetçilerin olması ihtimali her zaman mümkün. ABD’li savcıların şakası yok. Cumhurbaşkanı’nın yakın korumaları için çıkarılan yakalama kararı hala yürürlükte. 

    Türkiye’de iktidara vaziyet edenlerin, bir telefon ya da bir nota ile halledebilecekleri hiçbir diplomatik mesele kalmadı. Ülke içindeki düşük ölçekli ihale ve kanunsuzluklar hariç. Telefonun her iki ucundakiler birbirlerinin fiyatlarını çok iyi biliyorlar.

    Kadir Gürcan
    11 Ara 2017 12:01