Türk insanını anlatan önemli analiz

Türk insanını anlatan önemli analiz
Bugün için ‘yurdum insanı’nı ifade eden en uygun kelime “hipnoz…” Tr724 .com yazarı Selim Gündüz, Türkiye'deki durumu özetliyor
İşte Selim Gündüz'ün analizi 
 

ERDOĞAN, YOLSUZLUK, BALYOZ VE TOPLU HİPNOZ [SELİM GÜNDÜZ]

Bugün için ‘yurdum insanı’nı ifade eden en uygun kelime “hipnoz…”

Hipnoz, insan psikolojisinin kontrol altına alınması ve körükörüne itaat ettirilmesidir. Bilinçaltı, psikolojik koruma duvarıdır. Bu duvar yıkıldığında bilinç kontrolü hipnoz yapanın eline geçer.

Hipnozitörler, hipnoz usulünü şöyle anlatır:

“Sesiniz adeta bir kral gibi, bir lider, bir diktatör gibi çıkmalıdır, otoriter olmalıdır. Yoksa denek sizi ciddiye almadığından bilinçaltına giremezsiniz.

Hipnotik telkinde esas olan kitlenin hafızasını tazelemek, bol tekrar yapmaktır.”

Hipnoz uzmanı Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat’a göre toplu veya kollektif hipnozda 12 kişilik gruplar da, milyonlar/milyarlar da televizyon veya diğer medya araçları yoluyla etkilenip, ölüme dahi gönderilebilir.

Bugün Erdoğan’ın TRT dahil 20 TV kanalı ve 15 gazete ile yaptığı hipnoza “conversational” hipnoz yani konuşarak örtülü ve gizli hipnoz yapmak deniyor.

Milyonlarca insana telkin edilenler şu: Balyoz darbe planı kumpas, Ergenekon yapılanması tamamen asılsız ve Erdoğan asla yolsuzluk yapmaz. Tüm tapeler montaj. Yani kendi sesiyle doğrulanan milyarlarca dolarlık yolsuzluklar safsata!

TOPLU HİPNOZUN 3’LÜ SACAYAĞI ŞÖYLE:

1- YolsuzluklarI olmamış göstermek;

2- Balyoz ve Ergenekon’u yok saymak;

3- Ortak düşman olarak Cemaat’e saldırmak ve Cemaat’i terörist ilan etmek.

Olanları hatırlayalım:

ERDOĞAN’IN KENDİ SESİYLE YOLSUZLUKLAR

Erdoğan’ın unutulduğunu düşündüğü -ki doğru- BBC’nin de yayınladığı oğlu Bilal ile ve medya patronlarıyla konuşmalarının yer aldığı tapelerden bazı örnekleri hatırlayalım.

“-Diyorum ki Muammer’in, Zafer’in oğlu, Erdoğan’ın oğlu, Reza Zarrab filan… 18 kişiyi şu anda büyük yolsuzluk operasyonu şeyiyle evlerinde arama yapıyorlar.

Şimdi diyorum ki, senin evinde ne var?

-Bende ne olabilir baba, senin evinde var, para var kasada.

-Şey tamamıyla sıfırlamanızda fayda var.

-Şöyle bi 30 milyon Euro kaldı. Üstüyle de Şehrizar’dan daire alabiliriz.

-Şey konuşma, açık konuşma. Oğlum dinleniyorsunuz.”

***

“-Dün Sıtkı Bey geldi. Bir 10 (milyon dolar) filan olduğunu… Gerisini sonra…

-Sakın alma, sakın alma, kendisi bize ne söz verdiyse onu getirecekse getirsin, getirmeyecekse gerek yok. Başkaları getiriyor da o niye getiremiyor, laf mı. Bunlar ne zannediyorlar bu işi, ya ama şimdi düşüyorlar, kucağımıza düşecekler merak etme.”

“-Derya bu işin sorumlusudur, haberi yapan terbiyesiz Namık bunun sorumlusudur. -Bu namussuzların hepsine ne yapacaksan yapman lazım yani!

-Tamam patron, seni üzdük. Ben onu bugün nasıl girdim bu işe ya kim için (ağlıyor)

-Televizyonun yolsuzluk diye başlık atıyor, gazeten yolsuzluk diye başlık atıyor.

-Kendim ile ilgili gereğini yapacağım.

-Neyin gereğini yapacaksın, bugüne kadar neyin gereğini yaptın!

***

-Mustafa bu geçen senle konuştuğum kadın vardı ya.

-Evet efendim.

-Arkadaş ya, bunları niye burada tutuyorsunuz.

-Uygun bir şekilde ilgileneceğim efendim.”

***

-Bundan sonra kupon arazi (En değerli araziler) benden habersiz satmayacaksınız.

-Efendim oradaki arsa 72 milyona bizden aldılar.

-Bu arsayı satmıyoruz diye benimle bir konuşun ya! -Offfff. Sen hemen şey yap, gerekirse iptal edeceğiz. -Gönder de bu türlü şeyleri lütfen benimle konuşun ya!

-Tamam efendim.

– Abi bunu söylemeyi unuttum ya abi şu İzmir valisine telefon açtırsan da bizim oraları biraz şey yapıyor adam yani.

-Ne yapıyor?

Yıkmak falan diye işte bir şeyler yapıyor. -Büf büfff.

***

-Babacım bunlara hemen bir karşı operasyon yapılması gerekiyor savcılık üzerinden. Cemaatin büyük babalarının alınması gerekiyor.

-Hıı neyse oğlum, onu karıştırma şimdi dur.

-Böyle emniyet müdürüyle, savcıyı görevden almayla, görevleri değiştirmeyle hiçbir şey olmaz. Hıı tamam tamam manşetleri göreceksin inşallah. Takvim gazetesi “Vaiz lobisi” diye manşet attı. Sabah gazetesi “Kaset olmadı dosya verelim”. Onlar tamamen hazırlar babacım, şu an sizin talimatınızı bekliyorlar. En tepeden vurmaya başlayacaklar.

Evet normal bir demokratik ülkede bu sözleri ve işleri deşifre olan bir politikacı o makamda bir dakika bila duramaz. Ama medyatik toplu hipnozla tüm yolsuzluklar halkın gözü önünde buharlaştı.

Erdoğan, yolsuzlukların buharlaştığından o kadar emin ki son ABD gezisinde Reza’nın suçsuzluğunu ilan edebildi.



BALYOZ KUMPAS İSE BU SÖZLER NE?

(Günlüklerden) Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman: “Benim önerim hemen ve gecikmeden eylem planına başlamak; seçimden önce muhtıra vermeliyiz.”

MGK eski Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık: “Çok zamanımız kalmadı. Hükümetin icraatlarının demokrasiyle engellenmesi mümkün değil.”

Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek: “Silahımız caydırıcılığımız; ben bunların bölüneceğine inanmıyorum. Bundan sonraki seçimi de kazanacaklardır. O zaman geç olacaktır.”



YARGITAY’DA SUÇLARI HÜKME BAĞLANMIŞ GENERALLERİN BALYOZ KONUŞMALARI:

Emekli korgeneral, Özel Kuvvetler Eski Komutanı Engin Alan, 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’a tekmil verirken: “Biraz önce Metin Yavuz Yalçın paşa da söyledi. Önce liderleri hemen toparlamak lazım. Süratle bir gece yapılacak özel bir operasyonla, bu liderleri toplayıp, yangını kaynağında halletmek gerek…

Sokağa askerin inmesi, tankların ve zırhlı araçların dolaşmasıyla operasyon başlıyor komutanım.”

“Birlikler tamam. İstanbul üzerine çöküyoruz. Yönetimine el koyuyoruz. Belediye başkanları, kamu kurumunda çalışanlar değiştirilecek. Tutuklanacaklar. Sert müdahale olacak. Acıma bilmem ne yapma yok, tepeleme var. İsrail örneğinde olduğu gibi sert müdahale olacak.”

“Rejim aleyhtarı dernek, gazeteler, yurtlar, kuruluşların listesi dosyada ve perdede. Bunlar kapatılacak. Listeler hazır. Alışveriş merkezlerinin tümüne el koyacağız. Yönetime el koyduktan sonra kesintisiz hizmet için listeler bitti komutanım. Sağlık hizmetleri, ulaşım, denizi kara, havada bir aksama olmayacak.”

“Tank halk psikolojisinde etkili. Her sokakta tank olacak. Belediye kurumlarına asker atayacağız. Askeri personel bütün kilit görevleri alacak. Kamu kurum ve kuruluşları silahlı kuvvetlerin denetimine girecek. Kurumların bir bölümü kapatılacak. Bazılarına asker atanacak komutanım.”

“Özel bir operasyonla (parti) liderleri ilk etapta hemen toparlamak lazım. 12 Eylül gibi yapalım. Bundan sonra konuşmalarınıza dikkat edin, dikkate alın. İstanbul’u kontrol altına aldıktan sonra diğer bölgeleri kontrol altına almak çok basit komutanım.”

“Gözaltına alınan ve tutuklananlar önce Burhan Felek Tesisi’ne, Fenerbahçe stadına götürülecek. Bilahare sorgulanmak üzere Ümraniye Kapalı Cezaevi’ne götürülecek. Cezaevleri yetmezse kışlaları da cezaevi yapacağız. Çok zamanımız kalmadı. Hükümetin icraatlarının demokrasiyle engellenmesi mümkün değil.”

Bu sözleri eden Balyoz sanıklarının suçları mahkemelerde diğer delillerle beraber sabit görüldü. Daha sonra Yargıtay’ca onandı. Her şeyin kumpas olduğu tezini ilk işleyen Hürriyet’in eski yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök olmuştu. Basının amiral gemisi Hürriyet ısrarla Balyoz’u görmezden geldi. Silahlı Kuvvetler’in asla darbe yapmayacağını, Balyoz planlarının iftira olduğunu, her iddianın “sehiv” içerdiğini durmaksızın işledi. Tüm medya kumpas yalanını tartışılmaz bir gerçek olarak ‘satın aldı’ Özkök’ün başlattığı kampanyayı yolsuzlukları deşifre olduğu için kendine müttefik arayan Erdoğan devraldı. Yargı tamamen kontrolünde olduğu için baskı yapıp tüm hükümlüleri beraat ettirdi.

YUKARIDAKİ KONUŞMALARI YAPANLAR SEVGİ İNSANI, CEMAAT İSE TERÖRİST!

Erdoğan, yargıya müdahale ettiğini asla saklamadı: “Bizim sayemizde çıktılar ama teşekkür beklemiyoruz Balyozculardan” dedi.

O tarihten sonra Balyoz ve Ergenekon sanıklarının tamamı Erdoğan için ‘sevgi pıtırcığı’ birer asker haline geldi.

(Balyoz davasında suçsuz yere mağduriyet yaşamış bir kısım askerlerin masumiyeti tabi ki mahfuz ve hesabı mutlaka sorulmalı.)

Erdoğan’ın binlerce defa tekrarla yaptığı toplu hipnozla artık yukarıdaki tüm konuşmalar ve itiraflar yok hükmünde.

Cemaat’e gelince…

Erdoğan, darbe girişimini eniştesinden öğrenir öğrenmez, faili de bulmuştu: “Darbeyi cemaat yaptı.” Hipnoz medyası 20 TV kanalı ve 15 gazete ile aynı nakaratı on binlerce defa tekrarladı.

SOMUT DELİL YOK AMA 15 TEMMUZ CEMAAT İŞİ(!)

Fakat diyelim ki bu iddia muhalfarz doğru.

Peki darbe bahanesiyle sokağa bırakılan 100 bini aşkın devlet görevlisinin darbeyle ne ilgisi var?

60 bin gözaltı…

50 bin kadın-erkek tutuklu…

Kapatılan 2.600 okul ve öğrenci yurdu…

İhraç edilen, hapse atılan 5.000 hakim ve savcı…

Kapatılan 160 medya kurumu…

Hapse atılan 200 gazeteci…

Mafyatik bahanelerle üzerine çökülen yüzlerce şirket ve iş yeri…

Bunların darbeyle ilgisi ne?

Erdoğan’a göre kendisi barış insanı(!) ama eline değil çakı bile almamış, karakol yüzü görmemiş yüz binlerce insan terörist. Milyonlarca masum insana iftira.

Ve bu iftiralara inanan zavallı ‘yurdum insanı’

Hipnozun gücü bu işte.

Hitler’in toplu hipnoz yaptığı milyonlar, hipnozdan uyandığında Almanya bir enkaz yığınıydı.

Şimdi de Türkiye insanı uyurgezer gibi, elleri havada, gözlerini yummuş, “fareli köyün kavalcısı”nın peşine takılmış gidiyor.

Ülke enkaza dönmeden uyanmak dileğiyle…

26 Eylül 2016 18:49
DİĞER HABERLER