'Düşünüyorum da işin içinden çıkamıyorum...'

''Bugün "O dönemin bakanı Zafer Çağlayan bunları hükümetten ve başbakan olarak benden emir alarak yapmıştır" deyip, mahkemeden kendisine de tutuklama kararı çıktığında "Zafer Çağlayan bizim aramıza sokulmuş bir ajandır, bu karar bakan olarak onu bağlar, ben dönemin başbakanı olarak buna kesinlikle karşıydım" diyemezsiniz. Bunu mahkeme ya da savcılık yemez Amerika'da. Türkiye'de de yememesi lazım ama bugünlerde nedense yiyorlar.''
Yazar Ahmet Nesin, Zarrab davasını yazmaya devam ediyor...

***

Hükümet 'Beraber deldik ambargoyu bu yollarda'!

"Zafer Çağlayan suçlu değildir, kendisi bakan olarak herşeyi hükümetin bilgisi dahilinde yapmıştır" Reza Zarraf tutuklandıktan sonra yetkililer onu kurtarmaya çalıştılar, onu kurtaramadıkları gibi Halk Bankası genel müdürü yardımcısı da tutuklandı daha sonra. Tam onu kurtaracakları sırada o dönemin bakanı Zafer Çağlayan ve Halk Bankası genel müdürüyle, yardımcısı hakkında tutuklama kararı çıktı.

Böyle durumlarda ne yapılır, tam olarak bilmiyorum, hatta hiç bilmiyorum, çünkü devrimcilik dışında hiç suçlanmadım, hâlâ da aynı mantıkla yargılanıyorum. Zafer Çağlayan 17-25 Aralık kumpasının da içinde olan 4 bakandan birisi, yüce divana gitmekten Erdoğan ve AKP tarafından kurtarılmış, Reza Zarraf'tan aldığı 700 bin dolarlık hediye saatiyle gerine gerine dolaşıyor. Sanırım ABD'den tutuklama çıkacağını biliyordu, Amerikalılar tanımasın diye bir de sakal bırakmış ya da saat ve diğerleri cebinde kalınca dini sakal bırakmak zorunda kaldı sanırım.

Kimileyin düşünüyorum da işin içinden çıkamıyorum, bu kadar belge varken, insan nasıl olur da hâlâ hiçbişey olmamış gibi siyaset yapar, halktan oy ister, Türkiye'yi kurtaracağını söyler. Hadi hepsini anladım diyelim, bu halk bu kadarını anlıyor, mahkemeler taraflı ve yırtıyorlar ama bu konuda zarara uğradığını söyleyen ABD ya da Avrupa olaya böyle bakmayacaktır ki. ABD savcısı çok net bir suçlamada bulundu, "Bakan Zafer Çağlayan ABD'nin ambargo koyduğu İran'a karşı ambargoyu delerek banka yoluyla uluslararası suç işlemiştir. Verilen ifadelere göre de bunu yaparken rüşvet aldığı ortaya çıkmıştır"

İşte benim takıldığım konu, Erdoğan'ın ve hükümetin bu konuda savcıyı yalanlamamaları ama bakan Zafer Çağlayan'a da sahip çıkmaları. Hükümet "Zafer Çağlayan suçlu değildir, kendisi bakan olarak herşeyi hükümetin bilgisi dahilinde yapmıştır" derken, emri o dönemin başbakanı Recep Tayip Erdoğan'dan aldığını açıklamaktadır. Bu İsrail'e rağmen Gazze'ye gönderilen ve gönderilmesine izin verilen gemiye ve gemide ölen ve yaralananların olayına benzemez. Hani o olaydan çok sonra gemicilere dönüp de "Gemiyle giderken o dönemin başbakanına mı sordunuz" diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmış ve sanki o dönem başbakan kendisi değilmiş gibi bu hafızası zayıf halka yutturmaya çalışmıştı ama bu olay o kadar basit değil. Bugün "O dönemin bakanı Zafer Çağlayan bunları hükümetten ve başbakan olarak benden emir alarak yapmıştır" deyip, mahkemeden kendisine de tutuklama kararı çıktığında "Zafer Çağlayan bizim aramıza sokulmuş bir ajandır, bu karar bakan olarak onu bağlar, ben dönemin başbakanı olarak buna kesinlikle karşıydım" diyemezsiniz. Bunu mahkeme ya da savcılık yemez Amerika'da. Türkiye'de de yememesi lazım ama bugünlerde nedense yiyorlar.

Erdoğan 4-5 güne kadar ABD'ye gidiyor. Kendisini başkan zanneden bir cumhurbaşkanı olarak gidecek ama düşünün ki daha önce beraberinde giden korumalar hakkında tutuklama kararı var, eski bakanı hakkında tutuklama kararı var ve Hollanda'ya yasağa karşın sokmaya çalıştığı kadın bakan hakkında gözaltı kararı ve zorla çıkartma kararı verilmiş, her an ifadeniz alınabilinir ve siz inatla kendinizi dünya lideri sanıyorsunuz ve uluslararası yasaları yok sayarak haklılığınızı öne sürüyorsunuz.

Bizde "Evet" diyebilirler ama medeni ülkelerde işler böyle yürümüyor. Türkiye'nin şu andan itibaren, her an tutuklanabilinir, ifadesi alınması için gözaltına alınma kararı çıkartılabilinir bir cumhurbaşkanı var. Bütün uzmanlar aynı şeyi söylüyor, bu davada sanık sayısı artacak, yaklaşık 50-60 kişi olacak. Bu 50-60 kişi arasında daha kaç bakan ve bürokrat var, bilmiyorum ama bu sayıya gelindiğinde sanık Zafer Çağlayan'a bu emirleri veren Recep Tayip Erdoğan da olacak.

Size ilginç bişey söyleyeyim mi, yargılandığım mahkemenin benim için verdiği kararın aynısını ABD'deki savcılık Erdoğan için verebilir: "Sanık Recep Tayip Erdoğan duruşmaya gelip de savunmasını yapmadığından dolayı serbest bırakılmak üzere tutuklanmalıdır" Dünya bu, ne diyeyim, ben de şaşırdım...

Ahmet Nesin / artigercek.com
13 Eylül 2017 11:09
DİĞER HABERLER