Adalet Bakanlığı Lahey Adalet Müşaviri'nden ilginç itiraf: Tanık bile olmak istemem

Adalet Bakanlığı Lahey Adalet Müşaviri Dr. Hakan Yavuz, adliyeye gittiği zaman başına ne geleceğini kestiremediğini belirterek, “Yıllarca Cumhuriyet savcılığı yapmış birisi olarak bir dosyada tanık dahi olmak istemiyorum” dedi.


Adalet Bakanlığı Lahey Adalet Müşaviri Dr. Hakan Yavuz, adliyeye gittiği zaman başına ne geleceğini kestiremediğini belirterek, “Yıllarca Cumhuriyet savcılığı yapmış birisi olarak bir dosyada tanık dahi olmak istemiyorum. Adliyeye gittiğim zaman başıma ne gelir, bunu kestiremiyorum. Çünkü sistemde ciddi sorunlar var” diye konuştu

Adalet Bakanlığı Lahey Adalet Müşaviri Dr. Hakan Yavuz katıldı. Yavuz, Avrupa Konseyi ülkeleri arasında ceza infaz kurumlarında mahpus bulunan hükümlü ve tutuklu sayısında birinci sırada ABD’de, ikinci sırada Rusya ve 2015 istatistiklerine göre 173 bin 522 kişi ile üçüncü sırada Türkiye olduğunu söyledi.

Bu üç ülkede ciddi bir sistematik sorun bulunduğunu ve bu sorunlarla mücadele etmek  zorunda olduğunu hatırlatan Yavuz, şunları söyledi: “Sorunları sınıflandırdığımız zaman 3 başlık atlında tespit yapabiliriz. Aşırı yoğunluk var ceza infaz kurumlarında. Aynı zamanda denetimli serbestlik bürolarında bir kapasite sorunumuz var. Personel yetersizliği sorunu var. Öngörülen hizmetlerin yeterince verilmemesi nedeniyle temel hak ve hürriyetlerin ihlaline ilişkin iddialar ve bu konuda ciddi tartışmalar var. 

İki temel yönteme odaklanılıyor

Neden bu sorunu çözemediğimizin cevabı aslında zihniyet sorunu. Bununla ilgili iki temel yönteme odaklanıyoruz. Yeni cezaevleri inşa edip, daha sonra personelin istihdamı suretiyle cezaevlerinde kapasite artırmak için uğraşıyoruz. Bu zaman aldığı için daha pratik ve daha kolay hayata geçireceğimiz denetimli serbestlik üzerinde 2011’den beri sürekli değişiklik ve kapsam genişletmeye ilişkin düzenleme yapmak suretiyle denetimli ser- bestliği 2012’den beri infaz yönetimi olarak uygulamaya başladık. Ama baktığımız zaman bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Çünkü hem suç oranları artmaya devam ediyor, hem ceza infaz kurumlarındaki sayı artıyor, hem de denetimli serbestlik sayıları artıyor. Halbuki bunlardan en azından birinin durması veya azalması yönünde bir eğilim göstermesi lâzım. Enteresan bir şekilde hepsi aynı anda artıyor. Bunun da Rusya’da benzer bir örneği yaşanmış. Avrupa Konseyi’nden aldığım bilgilere göre ikincisi bizim ülkemiz.”



Bilimsel zemin yok

Yapılan düzenlemelerin bilimsel bir zemini olmadığını ifade eden Dr. Hakan Yavuz, “Denetimli serbestlik dahil, yapılan düzenlemelerin, getirilen uygulamaların bir bilimsel zemini yok. Yani bunu getirelim, bu güzelmiş Avrupa’da bakıyoruz, bu güzelmiş bunu koyalım. Şöyle bir müdahale yapalım, genişletelim. Hep pragmatik olarak düşünüp, krizi tabiri caiz ise dil altı hapıyla geçiştiriyoruz. Ama bir baypasa ihtiyacımız var” diye konuştu.

Sistem sorunlu

Sistemde ciddî sorunlar olduğunu belirten Dr. Yavuz, “Ben savcılık yaptım yıllarca. Bunu yapıp ediyoruz, ama bunun meşruiyeti ile ilgili bizim de sorunlarımız var. Mesela ben bir cumhuriyet savcısı olarak, yıllarca yapmış birisi olarak, bir dosyada tanık dahi olmak istemiyorum. Çünkü sistemde ciddî sorunlar var. Bu politik bir şey değil yani. Orada bir flu alan var. Adliyeye gittiğim zaman, başıma ne gelir bunu kestiremiyorum. Çünkü sürekli krizler içerisinde Türkiye, debelenip duruyor. Günümüzde ceza evine giren herkesi, eninde sonunda çıkarmak zorundasınız, çok istisna suçların haricinde herkes tekrar topluma dönmek zorunda. Dolayısıyla bu insanların ömür boyu içerde tutulması mümkün değil. En şiddetli suçlu dahi olsa topluma dönecek. Dolayısıyla biz bu insanların topluma döndüğünde zararsız olmaları için bir yatırım yapmalıyız. Geçici olarak onu sınırlıyoruz, ama döndüğünde ne olacak, bunu kestiremiyoruz. Çünkü tahliye sonrasındaki destek konusunda da ciddî problemlerimi var” şeklinde konuştu.


18 Şubat 2018 10:12
DİĞER HABERLER